6 Ocak 2012 Cuma

Biliyorum pek umrunda değil, ama oku lan. Ya da okuma. Çok da olmayan .... neyse sakinim. Ama sen oku bence.

Bugün arkadaşlarımdan bahsedesim geldi lan. Normalde iyidirler, hoşturlar deyip geçerim. Neden? Çünkü üşengecim. Ota boka üşenirim. Nefes almaya üşenmek hayatımdaki büyük korkularımdandır hatta. Evet salağım. Her neyse ayrıntılı ayrıntılı arkadaşlarımı anlatıcam işte. Biliyorum, sana ne ama canım sıkılıyo amına koyim. (Küfürbazlığım rahatsız ettiyse defol, sefil. Ha yok küfür iyidir diyosan kal canımın içii)  
Şu blog işini aklıma sokan (daha doğrusu birbirimizi gaza getirdik) şahsiyetten başlamak istiyorum. Adını söylersem beni keser, o yüzden ona Sincap diycem. Çünkü sincap gibi minicik sevimli bir suratı var, yerim onu. O da benim gibi sorunludur. Ergeniz işte. Sürekli güleriz, müzik dinleriz(tabii ki rock/metal), kimseyi siklemeden okulun ortasında anırıp salak hareketler yapmışlığımız bile vardır kendisiyle. Sarı kafalı bir sevgilisi var, adını pek sevmem ama kendisi iyidir, hoştur. Sincap'la da yakışırlar ayrıcana. Maviş diycem ona da. Sincap anime hastasıdır, hatta bence elinden gelse ameliyatla japon bile olabilir. Yapabilir var yani o kapasite.Koyu kumral omzunda saçları ve çohoş bir kahverengilikte gözleri var. Benden uzundur, gıcık. Fezzy sayesinde tanıştık onunla. Aslında hakkında yazılacak çok şey var ama hem üşeniyorum, hem de aklıma gelmiyo şimdi. Neyse.



Sincap'la Maviş aynen böyleler lan. Suratlar da benziyo hani. 








Sırada başka bir animeci gardaş var. Sincap'la tanışmamızı sağlayan Fezzy. (Şu an bunu okuyosan Sincap, evet özentiyim. Bana daha sonra kızarsın.) Sincap'tan şüphelerim olsa da Fezzy kesinlikle ameliyatla japon olup, japonyaya taşınıp orda bir mangakayla mıydı neydi -tam emin değilim manga çizen kişi anlamına gelen kelime işte- evlenip çekikle büyük arası gözleri olan çocuklar yapıp her öğün ramen yiyebilir. Hukuk okuyup siyasete atılmayı düşünüyo ama bence pek siyasetçi havası yok onda. Hakim falan olabilir ama. Tarih dersinde acayip derecede iyidir, yabancı dili, özellikle de Japonca'yı tabii ki, çok sever. Bakımsız olsa da çok güzel olduğunu düşündüğüm parlak, uzun ve koyu renk saçları var, her gün onlarla ne yapacağını şaşırıyor. Sübliminal (galiba böyle yazılıyodu) kareleri incelerken tanışmamız da ironidir, çünkü ergen konular konuşmayı ikimiz de seviyoruz. Abi napalım inkar edemeyiz ya, böyleyiz işte. Elimize geçirdiğimiz her şeyi çakmak gibi havada sallayarak aklımıza gelen ilk şarkıyı söylemişliğimiz çoktur. 
Sıradaki gardaşımıza da Jev diycem çünkü Fısıltı Serisi'ndeki Jev karakterine resmen aşık kız. Kitap okumayı acayip derecede sever kendisi. Hatta kitaplarda yaşıyor denebilir onun için. Pırasa gibi dümdüz saçları var. Benim saçlarım bukleli ve kabarık olduğu için çok kıskanırım kendisini. Gözleri yeşil, gerçi ben bunu tanıştıktan 2 ay sonra öğrendim. Bana hep nugget alır kantinden. Bazen yalvarmam gerekse de alır ama o da benim telefonumdan face'e girer. Çıkar ilişkisi gibi yani. Ama severim kendisini. İyidir, hoştur.
Sıradaki gardaş da Kıvırcık. Çünkü kıvır kıvır saçları var-dı. Sonra bir ilaçla açtı buklelerini gerizekalı. Şimdi çok pişman tabii. Tam bir yıldır lakabı Nolan olan bir çocuk için erimekle geçiyo günleri. Takıntı haline getirdi çocuğu biraz, o da gayet farkında olayın ama vazgeçemiyo işte. Anlıyorum ama onu ben de yaşamıştım çünkü böyle boktan bir şey. Neyse. Her fırsatta çocuğa seni seviyorum der. Hatta şu Illuminati saçmalığının olduğu gün bile Nolan'a "Madem ölücez söylemeden ölmiyim. Seni seviyorum." demiş salak. Bunu bana söylediği an çığlığı basıp küfürler saydırmaya başlamıştım.Birbirimize şizofrenik ikiz diyoruz çünkü deli yanlarımız resmen aynı. Gülmekten ağlamışlığımız bile vardır. Aslında daha çok o ağladı ben de onun gülmekten ağlamasına güldüm. Kısacası o da iyidir, hoştur. 
Not: Fotoğraftaki o değil, ama çok benziyo.


Ayh. Yoruldum lan. Bu kadar işte. Günlerim Onlarla salak salak şeyler yaparak geçiyo. Genelde hep aynı şeyleri yaparız gerçi. Kantine iner bir yandan tıkınır, bir yandan mal mal oturarak dedikodu yaparız. Derste birbirimize saçma salak kafiyeli cümleler yazarız, hocadan fırça yeriz. Sonra da eve döner face'ten falan konuşuruz. Peki sıkılıyo muyum? Hayır. Seviyorum lan ben onları. 

Neyse işim gücüm var benim de, iyi akşamlar, kovalasın sizi goril suratlı tavşanlar. (Korkunçmuş lan.)

Hadi yine iyi kalpliliğim tuttu, sadece tavşan fotoğrafı koydum. Aslında goril suratlı tavşan bulamadım. Neyse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder