5 Haziran 2012 Salı

Benim duygusallığım bu kadar.

Aşık olmak bir bakıma insanın kendi değerini düşürmesi gibi bir şey. Ruh rahatlarken, beyin kendini beklemeye alıyor ve işin aslı bizim ruhumuza bu kadar rahatlık iyi gelmiyor. Dolayısıyla da saçmalamaya başlıyoruz. Kendi kendimize triplere giriyoruz, paranoyaklaşıyoruz ve en çok da özlüyoruz. Öyle bir özlem ki bu sırf onu rüyanda görebilmek için uyumaya başlıyorsun bir süre sonra. Onsuz eğlendiğin zaman suçluluk duyuyorsun. Sürekli seninle konuşsun, sadece sana baksın, sadece seni duysun istiyorsun. Bencilce olduğunu biliyorsun ama istemekten de vazgeçemiyorsun, elinde değil çünkü. Kısacası tam anlamıyla mala bağlıyorsun. Sonra? İki seçenek var: Ya sonsuza kadar böyle mal ama mutlu olacaksın ya da "Hasiktir bu ben değilim" deyip vazgeçeceksin, kaçacaksın daha doğrusu. Ben ilkini seçerim mesela, karşımdaki de en az benim kadar mala bağladıysa tabi. Ha yok o gayet normalse ...aslında o zaman da ilkini seçerdim ben. Vazgeçebilecek kadar güçlü değilim çünkü. Varsın salaklaşıyım, kafayı yiyim ama o hep benimle olsun. Olay onun vazgeçilmezliği değil ama. Aşk güzel şey lan. Uzun lafın kısası, aşk mal işidir, yani herkes maldır çünkü herkes aşık olur çünkü aşk güzeldir. O değil de evde kola var mıdır lan acaba? Soğuk soğuk iyi giderdi şimdi.

1 Haziran 2012 Cuma

Konudan konuya atlamayı da hep sevmişimdir.

Aşk yok. Aşk yasak. Aşk can yakar. Aşk sinir bozar. Aşk acizleştirir. Aşk ağlatır. Aşk fıttırtır ama aşk yakmaz aga. Sahi, o ne biçim diziydi lan Meltem Cumbul ile Özcan Deniz oynuyodu ve acayip boktan bir şeydi, pek beklenti içinde olunacak bir dizi değildi kısacası. O değil de abi ezmek için söylemiyorum ama bütün türk dizileri boktan lan. Konu kıtlığı var bir kere. Genelde konular ya töre ya mafya, karanlık işler falan oluyo ya da kimin eli kimin cebinde belli olmayan diziler oluyo. Hah benim asıl sinirimi bozan da kimin eli kimin cebinde belli olmayan diziler. Bir zamanlar Kavak Yelleri vardı mesela, dizinin sadece ilk 2 bölümü güzeldi sonradan haydee bir başladılar başlayış o başlayış. En son herkesin birbirinden çocuğu vardı. Hani siz kankaydınız lan? Ağzınıza sıçıyım sizin. Aslında şimdi düşündüm de, sadece türk dizileri değil abi. Gossip Girl mesela. Kaç sezondur devam ettiği hakkında hiçbir fikrim yok ama Cnbc e'yi ne zaman açsam o manyak gizli, kimsenin bilmediği karı "XOXO gossip giiiirl" diyo. Orda da kimin eli kimin cebinde belli değil. Aslında konusunu bile bilmiyorum dizinin 1 bölümünü bile izlememişimdir ama fragmanından bile ne bok olduğu anlaşılıyo, herkes de bayıla bayıla izliyo. Sonraaa heh. Bir ara da Lost çılgınlığı vardı, bütün popiler izlerdi. İzlemeyeni de dışlarlardı, sevmezlerdi, hor görürlerdi. Sonra noldu? Dizinin finalinde öğreniliyo ki her şey deli sikmişin birinin rüyasıymış. İnsan kullanılmış hisseder lan kendini. Gerçi onu da izlemedim ben, sonunu da izleyen bir arkadaşım söylemişti. Her neyse demek istediğim şu ki, bir zamanlar o kadar popüler bir diziydi bu Lost, şimdiyse herkesin dalga konusu oldu. Zamanında mala bağlamış bir şekilde bilgisayarın ya da televizyonun başında yayınlanacağı günü bekleyen o üçnoktalar "Üff Lost neydi yeaağ boktan bir şeydi zateeağn izliyodum ama sırf alışkanlıktan yağneee." diye artistlik yapıyolar. E gözünün yağından kurabiye yaptığım hobbit, diziyi beklerken yediğin tırnakların boğazına kaçtı ölüyodun lan.  

Bunu her zamanki gibi can sıkıntısından yazıyorum belli oluyodur heralde. Aslında ben başka bir şey yazacaktım, hatta böyle "Düşsel Avuntular" tadında bir şeydi ama unuttum amınakoyim. Beynimi tenhada kediler taciz etsin. Neyse gidip film izliyim bari, onlar daha güvenilir. En azından 2 saat içinde sonunu öğreniyosun, haftaya yayınlanacak bölümünü bekleme derdi olmuyo.

O değil de geometriden bütünlemeye kalıyorum lan O açılaar vektörleer üçgenleer girdi de çıkmadı benden. OF! Hayat çok boktan.