21 Mart 2012 Çarşamba

Kafayı mı yiyorum bilmiyorum amaa...

Bu aralar acayip depresif bir ruh halindeyim. Neden mi? Bir yığın neden sayabilirim. Mesela geçenlerde bir rüya gördüm, Tofu ile ilgili. Pek bir anlamı yoktu rüyanın ama beni çok etkiledi nedense. Mutluydum rüyada, uyandığımda bile yüzümde bir tebessüm vardı. Özlediğimden değil, gerçekten değil. Ama bu aralar sürekli onun hakkında konuşmak istiyorum nedense. O ise bana ergen ergen trip atmakla meşgul. Adam beni görünce surat asıp kafasını çeviriyo, facebookta ben onlineken o da online ise en fazla 5 dakika sonra offline oluyo, ben offline olduğumda da o online oluyo. İlk başta rastlantıdır falan diye düşünüyodum ama haftalardır böyle arkadaş. Gidip yüzüne "Hayırdır yarrağım ne bu trip ananı mı siktik?" diyesim geliyor da yemiyor tabii, üşeniyorum da zaten. Tamam biraz terk etmiş olabilirim ama 9 ay oldu lan insaf. Bu kadar kindar olamaz herhalde. Hayır düşünüyorum başka bir şey mi yaptım diye, yoo konuşmuyoruz bile.
Bunların yanında da bir arkadaşım var, Yalçınlı diycem ben ona çok tatlı kızdır kendisi, her neyse onunla aynı tiyatroda rol almışlardı, benim hakkımda konuşmuşlar ve konuyu da Tofu açmış. Konuştuktan sonra da "Neyse sen unut bu konuştuklarımızı" falan demiş. Ne anlamam gerekiyo benim bundan? Çok mu ayrıntılı bakıyorum acaba olaylara. Off bilmiyorum amınakoyim ya. Neyse zamanla ortaya çıkar herhalde.

Sınav haftası da başladı ve ben hiçbir şeyden hiçbir bok bilmiyorum. Hadi bu neyse de annemlerle falan da sürekli kavga edip duruyorum. Sorumsuz olduğumu düşünüyorlar falan işte. kendimi odama kapatıp son ses Metallica dinliyorum ben de. Ulan malın şemsiyesi, git biraz ders çalış di mi? Yook illa ergen triplerine girecek. Sürekli ağlamaklı ve depresif dolanıyorum işte ben bu aralar böyle. Geçende okul bahçesine çıkıp bir banka oturup yarım saat boyunca boş duvarı izledim, ondan önceki gün kantinin duvarındaki Benim'o reklamını 15 dakika boyunca inceledim falan. Jev ve Kıvırcık da benimle takılıyolar öyle sağolsunlar. Yakında dövecekler ama beni. Tam depresyonda da sayılmam aslında depresyona girmek çok uzun iş. Kilolarca çikolata ye, bütün gün müzik dinle, yatağından çıkmayıp bütün gün ağla falan, bana göre değil hiç. Ruh halini yaşıyorum ben sadece depresyona fiziksel giriş gerçekleşmedi yani. Bir de sürekli bir yalnızlık hissi var, onu daha çözemedim. Her neyse gidip evde amaçsızca dolanıyım ben en iyisi can sıkıntım geçer belki. Yakşamlar yavruceylanlarım. (bu laf Kaan Özcan'a aittir, para ile satılmaz.)

7 Mart 2012 Çarşamba

Beyinsiz olduklarını göstererek prim yapmaya çalışan kız modelleri

Fok balığı gibi konuşan kız modeli
İnsanın kafasını pencereye sıkıştırıp ölümü bekleyesi geliyor yemin ediyorum. Bizim okul servisinde var mesela bir kız, ne dediğini anlayabilmek için ciddi bir şekilde odaklanmak gerekiyor.
Geçenlerde yine siktiğimin sisteminden dolayı sabahın yedi buçuğunda servisteyim, tek istediğim kulaklığımı takıp orada değilmişim gibi hissetmeye çalışmak ve başarabilirsem biraz da uyumak. Çok geçmeden bu fok balığı bindi servise ve hiç abartmıyorum aynen şu şekilde orada olduğunu belli etti:

Aayyh güneaaydın gençleearr ay var yaa hiç uyuyamadım biliyo musoooğn tarih dersinde uyuycaağm..(blaa blaa blaa...)
Uykusuzluktan geberiyor olmasaydım kalkıp kafasına beş kiloluk okul çantasını vurup bayıltacaktım. Uykusunu da alırdı hem. Benden küçük üstelik, her ne kadar en az 60 kilo olsa da vursam yarısı boşa gidecek bir tip. Kesin hemen Ayy ne vuruyosuoğn beeğ şapşaağl ayh grizekalo yhaa diye tepki verirdi. Yanlış anlaşılmasın, benden küçük olmasından dolayı eziyor değilim kızı ama haddini bilsin o da. 11. sınıflar da var mesela bizim serviste, onlar da illallah ettiler. Birkaç ay önce yine bu kız bööyle car car konuşurken 11. sınıflardan biri "Gxxxx sus da bir kafa dinleyelim lan yeter" diye hönkürmek zorunda kaldı, kızın tepkisi ise "Ehehe napıyığm yaağ sabahları uykumu alamadığaam içiiğn çenem açılıyoooğ ihihihih" oldu. Beyinsiz. Çak ağzına bir tane bütün dişleri dökülsün, dili kopsun, konuşamasın bir daha. Şirin sanıyo herhalde kendini. Şirin Baba becersin seni e mi? Tövbe tövbeee... Sonra da vay efendim Lona çok küfürbaz. Küfretmesem birine dalacağım ama.

Olmayan eteğiyle kendini seksi hisseden kız modeli
Kesinlikle hiçbir canlı işkenceyi hak etmez ama böyle kızlara solucanlı çamur yediresim geliyor lan. Yine bizim okul sevisinde var böyle bir kız, kızın göt kıvrımı daha bitmeden eteği bitiyor abi. Abartmıyorum, o eteğin tamamı en fazla 15 cm'dir. E haliyle eli sürekli götünde kızın, eteğin yapamadığı şeyi eliyle yapmaya çalışıyor garibim. Seksi olsa tamam abi napıyım diyeceğim de öyle bir şey de yok. Kız 30 kilo ya var ya yok zaten ufak tefek çakma sarışın bir şey. Bir de acayip saf, her boka inandırıyolar bunu. Korkuyorum bir gün yere 10 lira atıp  "Bxxxx bak yerde 10 lira var eğilip alsana hadi" deyip orada halledecekler kızı diye. Abla olarak tavsiyede bulunsam mı diye düşündüm, yok cazgır bir şey, hemen carlar hiç uğraşamam bir de onunla. Zaten okuldaki hemen hemen herkes o eteğe takmış durumda, herkes kızın kaşar olduğunu düşünüyor. E haklılar abi, götü dışarda lan kızın. Buradan sana abla tavsiyesi Bxxxx, git o eteği annene ver, el bezi yapsın kadıncağız da etek bir işe yarasın, asıl işlevini yerine getiremiyor çünkü o 15 cm'lik bez parçası.

Sözde masumluğunu kullanarak erkekleri etrafında toplayan kız tipi
Her ne kadar çok orospuca bulduğum bir yöntem olsa da diğerleri arasında en akıllıca olanı bu bence. Çevremde bu kızlardan en az 15-20 tane vardır sanırım. Yöntemleri basit aslında ama uygulaması zaman ve zeka istiyor. Önce sakar olacaksın, ama öyle böyle bir sakarlık değil. Kendi ayağına takılıp düşeceksin mesela. Sonra çok hafif bir şekilde düşmüş olsan bile bu düşüşü çook çok abartacaksın ki erkekler hassas olduğunu düşünsünler ve ilkel korumacı tarafları uyansın. Aynı zamanda da erkek gibi davranacaksın ki kendilerinden biri olduğunu sansınlar, böylelikle seni aralarına daha kolay alsınlar. Bu tip davranışlar ilkel bir beyne sahip olan erkeklerin kafasını karıştırır ve seni kabullenmelerini, aynı zamanda da korumalarını belki de senden hoşlanmalarını sağlar. Sonuç olarak Barney Stinson'ın da dediği gibi "Aaand, it is on." erkeklerle çevrili bir kız oldun. Bir süre sonra diğer kızlar bu tip kızları dışlamaya başlarlar çünkü içten bir kıskanma ve sinirle dolarlar. Daha sonra bu dışlanmış kız da bunun verdiği gazla "Uff ben sadece erkeklerle anlaşabiliyorum yeaaa" diye çevrede dolanmaya başlar, bu da adının kaşar olarak çıkmasına neden olur. Gerçekten sadece erkeklerle iyi anlaşabilen kızlar da yok mu? Elbette var. Onlar erkeksi kızlardır, kırılgan değillerdir ve çevrelerindeki erkeklere hiçbir yamukları yoktur. Bunlar gerçek kankalardır mesela.  Ama her zaman kaşar ve masum görünümündeki kızlar kazanırlar, erkekler her zaman onlara daha çok değer verir. Diyorum ya, o kızlar erkeklerin gözünde korunmaya muhtaç yavru ceylanlardır. Ben bunu hiçbir zaman denemedim ama deneseydim başarılı olmamam imkansızdı sanırım. Böyle de egoistimdir işte nihahaha.

Birbirlerine tapan ama en ufak anlaşmazlıkta anında satan kız grubu
Bu tip kızlar dıştan bakıldığında birbirlerine resmen aşıktırlar. Her zaman birbirlerinin egolarını tatmin ederler, bunu adeta görev edinirler. Genelde sürü halinde dolaşırlar. Birbirlerine sürekli "Aşkımm meleğim bugün çok güzelsinn ay yerim ben seni şapşaal. Bu kadar taş olmak zorunda mısın yeaaa?" diye hitap ederler. Facebook'ta birbirlerinin duvarlarına "Seni çok seviyorum meleğimm." tarzı şeyler yazarlar.  Ancaaak aralarında geçen en ufak bir çıkar çatışmasında birbirlerini hemen satarlar. Anında arkadan atıp tutmalar başlar, birbirlerini sürekli kötülerler, geçmişi tamamen silerler. En şerefsiz kız modeli budur yani.  Şahsen ben nerede görsem kaçarım bu tiplerden ama içimdeki ses bana  "Çıkar o küçücük beynini, zorla yedir, vücudunu da köpeklere at." der.  İçimdeki o ses de ben de o derece nefret ederiz yani böyle kızlardan. Yazarken bile tüylerim diken diken oldu lan resmen. Iyyk.

Bu yazıdan çıkarılacak ders sevgili miniklerim, bu tip kızlar sizi delirtmeden önce ya onlardan kaçın, ya da kalıp aklınız için savaşın. Ama sizi uyarayım, savaşmak ciddi anlamda tehlikelidir, bir de bakmışsın şak! onlardan biri oluvemişsin. Çok korkunç. Kişiliğinizi koruyun gençler. Prim yapmak için gerizekalıca hareketler yapmayın, yerlere çöp atmayın, atanları uyarın, hayvanları sevin falan filan. Amaan neyse. Hadi adios amigos!

2 Mart 2012 Cuma

Geçmişim şu anımdan daha boktanmış sanırsam.

Başıma gelen hiçbir siktirboktan olayda doğru düzgün ağlamam ben, zayıflık diye düşündüğüm için hep içime atarım. Bu da ağır geliyor bana, Bu yüzden de hep ağlama hissiyle dolanırım ortalarda. Kendimi bildim bileli böyle. Ulan Lona, ulan malpaçino, ne bok yemeye atarsın ki içine? Git götün ağzından çıkıncaya kadar ağla,acısını yaşa, sonra da unut gitsin işte. Ama yook millet seni zayıf kişilikli zanneder mazallah tut o siktiğim gözyaşlarını. Anam beni böyle doğurmuş sağolsun. Ağlamam derken, ciddi olaylarda ağlamam yani. Ağlama ihtiyacımı saçma sapan olaylarda gideriyorum. Mesela aldatıldım, en fazla 5 dakika şöyle bir gözlerim dolmuştur. Ama babam saçma bir espri yapsın, 2 saat ağlarım. Böyle de psikopat mazoşist, geri zekalı bir insanım işte. Anaa ben bunları yazmayacaktım ki ohoo şimdi aklıma geldii. Amaan neyse onu da yazarım, bunu da yazarım blog benim yaprağam. 
Eski sevgililerimden bahsedicektim ben bugün, nerden geldiyse aklıma o öküzler. Şimdiye kadar 3 sevgilim oldu. Neden? Çirkin miyim? Eh, dünya güzeli sayılmam ama bir godzilla da değilim yani.  Sadece birine kolay güvenemiyorum. Bu üç salak da ne kadar haklı olduğumu kanıtladılar bana zaten. 
Öküz 1: Eşofman 
Çocuğun takma adı eşofman çünkü eşofmandan başka bir şey giymiyor adam. Sünnetinde de eşofman giymiştir o kesin. Biz bununla bir arkadaş aracılığıyla dershaneden tanıştık. Daha doğrusu sadece selam, selam şeklinde. Sonra o arkadaşımdan telefon numaramı alıp bir akşam bana mesaj attı, öyle konuşmaya başladık falan. Sonra bu arkadaşım, cüce diyelim biz ona, "Eşofman senden hoşlanıyomuş, cidden çok iyi çocuktur kaçırma derim Lona." dedi. O zamanlar en yakın arkadaşlarımdan biri olan Janjan'a söyledim ben de, ben tanıyorum o çocuğu, çok iyidir gerçekten çok tatlıdır, bence de kaçırma" dedi. Cüce de o zamanlar Janjan'a fena halde abayı yakmış durumdaydı, ben de gizli gizli bunu Cüce'ye ayarlamaya çalışıyodum. Tiramisu beyinli zamanıma denk geldi ve ben de ortaya şöyle bir fikir attım, "Sen Cüce'ye tamam dersen, ben de Eşofman'a tamam derim." dedim, o da tamam dedi. (Yargılamayın lan 13 yaşındaydım ve sevgili olaylarına attığım ilk adımdı.) Ertesi gün dershanede toplaştık konuştuk monuştuk bizim işler oldu. Oldu olmasına da Janjan 5 saat sonra Cüce'ye siktiri basmış, Cüce de perişan olmuştu. Bizim Eşofman da henüz gerçek yüzünü göstermemişti bana, mutlu mesut takılıyoduk biz ama Janjan'a acayip kızmıştım amınakoyim. Her neyse ben hem Cüce'yi yatıştırmaya çalıştım, hem Janjan'a olan bütün öfkemi kustum, hem de Eşofman'la işlerin nasıl gittiğini idrak etmeye çalıştım. Çok sürmedi tabii, ben sıkılmaya başladım. Sevmiyodum da zaten çocuğu, Jajan da anlaşmayı bozduğuna göre. ayrılmakta bir sorun yoktu. Hafta sonu dershanede yüz yüze konuşur hallederiz artık diye düşünürken been 2-3 gün sonra falan ortak arkadaşlarımızdan biri bana mesaj attı:
"Lonaa lütfen üzülme ama Eşofman seni sadece arkadaş olarak görüyomuuşş..:( 
Şaşırmadım desem yalan olur. Ne diyorum lan şok oldum bildiğin. Ben terk etmeden önce o beni terk etmişti. Hatta kendi bile değil, ortak bir arkadaşımız beni onun adına terk etmişti. Nasıl saydırdığımı ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Bir süre sonra bu şerefsiz mesaj attı, "Üzülme bak arkadaş olarak seviyorum ben seni." diye. Ulan kafasına gözüne sıçtığımın embesili, bana ne lan senin arkadaşlığından! Terk etmeyi düşündüğüm kişi tarafından terk edilmişim oğlum ben! Yine de bozuntuya vermedim ve cevap olarak "Ahaha niye üzüleyim ya üstümden bir yük kalktı yemin ediyorum. Ben de ayrılmayı düşünüyodum da bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyodum. Ben de seni arkadaş olarak görüyorum zatenn :D" dedim. Bir süre sonra gerçek sebep ortaya çıktı, meğerse bu şerafettin benden önceki sevgilisini unutmak için çıkma teklif etmiş bana öküzün önde gideni. Bir süre daha mesajlaşıyım bari, yapacak işim yok zaten diye düşünerekten bir süre daha mesaj attım ben buna, konuştuk ettik falan ama meğerse arkadaş çevresinde onu unutamadığım için sürekli ona mesaj attığımı söylemiş götüne piton giresice. Amaan sikime kadar yolun var deyip siktir ettim onu. 
Bu mallığın sonucu: Adım aşk acısı çeken zavallıya çıktı, Janjan ile Cüce bir süre sonra tekrar çıkmaya başladılar ama ben Janjan'ın Cüce'yi kullandığını biliyodum, insanlık namına bunu söylediğimde "sen bizi kıskanıyosun, siktir git pis sürtük" oldum, Cüce bana inceden asılmaya Janjan ile çıkarken bile devam etti, hatta ayrı oldukları bir dönem bana çıkma bile teklif etmişti. O da ayrı şerefsiz. Şu an Eşofman ile aynı lisede ve aynı servisteyiz, geçmiş hiç olmamış gibi yaşıyoruz öyle. Janjan ve Cüce ile de barıştım. Neden? Çünkü malın önde gideniyim ve hiç akıllanmıyorum.  Ama bir gün pişman olacağımdan %100 eminim.


Öküz 2: Gavur
eşofmandan ayrıldıktan 2 ay sonra Antalya'da bir otelde tanıştık. Babası İspanyol, anası Amerikan, yengesi Türk bir veletti kendisi. Türk yengesinin kızı olan kuzeniyle tanıştım ben ilk önce, sonra da Gavur'la. O zamanlar bana yakışıklı bir şeymiş gibi geliyodu ama şimdi bakıyorum da herif aynı Justin Bieber'mış lan. Çat pat İngilizce ile anlaşıyoduk öyle, o İspanya'ya ben de İstanbul'a dönünce de bir süre konuştuk mesajlaştık bilmem ne. Birkaç hafta sonra kuzeni bana Gavur'un beni aldattığını söyledi, hem de eski sevgilisiyle. En fazla 5 dakika üzülmüşümdür, ağlamadım bile. "Peki, selam söyle herkese." dedim kıza ve yoluma devam ettim. Daha doğrusu ben öyle sanıyodum. Gavur'un bir Türkiye'ye gelip kapımda yatmadığı kalmıştı herhalde, ama hiiiç siklemedim. Daha sonradan başka gavur bir sevgili buldu kendine, kızla da arkadaş olduk. Ama kız beni kankası sanmaya başladı. Sevişmişler bu dingiller, ayrıntılarıyla anlattı kaltak. Bana ne oğlum sizin cinsel hayatınızdan? Allah Allaaah! Bunlar bir ayrıldılaaar bir barıştılaar, her ayrıldıklarında Gavur tekrar bana yazdı, reddedince gavur sevgilisine koştu. En sonunda birkaç ay önce arayıp  "I'm going out from your life, honey. I know, you have always wanted that. Be happy, honey." dedi. Ben de "Yes, Gavur, thanks. Take care, bye." dedim. Böylece hayatımdan sonsuza kadar çıktı iki dangalak da.
Sonuç: İki taraf da birbirini siklemiyo şu anda. Ben de gavurlara güvenilmeyeceğini öğrenmiş ve İngilizcemi geliştirmiş oldum böylelikle.


Öküz 3: Tofu
Bundan zaten bahsetmiştim. Aşka en çok yaklaştığım sevgilim oydu. Geçen haziran okul gezisinde benim fotoğrafımı çekmeye çalışmasıyla tanıştık, kaynaştık, sevgili olduk, sonra o Saroz'a gitti, ben de Kıbrıs'a. Hiç buluşmadık ama her gün mesajlaşırdık, elimizden geldiğince birbirimizi aramaya çalışırdık falan. Ama bir sorun vardı, çocuk benden önce bildiğin piçmiş. Daha önce sevdiği kız tarafından aldatılmış, o da her kızdan intikam almaya karar vermiş. Tam bir klişe yani. Bir insan daha 17 yaşındayken öpüştüğü kız sayısını hatırlamaz mı lan? O hatırlamıyodu işte. Güvenemiyodum ben de ona. Hem de benden o kadar uzakta, yüzlerce bikinili kızın yanında tatil yaparken. Bana hep sözler verirdi, hiç yalan söylemedi. Güvensiz biri olarak bunları söyleyebiliyorsam gerçekten söylemedi ya da beni çok iyi inandırdı, bilemiyorum. Bildiğim tek şey, aşık olmak üzere olduğumdu. Ne güzel, değil mi? Hayır, güzel değil. Bağlanamam ben kimseye. İncinmekten yoruldum çünkü. Aşık olma ihtimali beni hiç tahmin edemeyeceğim kadar korkuttu. İstanbul'a dönmeden bir süre önce mesaj atmayı azalttım, birkaç telefonunu açmadım, hem onu kendimden hem de kendimi ondan soğutmaya çalıştım. İstanbul'a geldikten 4 gün sonra da (15 Ağustos 2011, hayatımın hoş olmayan günleri arasındadır.)ayrılmak istediğimi sebep belirtmeden söyledim facebooktan, çünkü bırak yüzünü görmeye, sesini duymaya bile cesaretim yoktu. Sesini duysaydım 2 gramlık cesaretim de uçar giderdi çünkü. Söyledikten sonra ilk olarak ne yapacağını şaşırmış gibiydi önce, söylendi söylendi, nedenini sordu, bir şey söyleyemedim. Ne yapsın o da, "Peki, sen bilirsin. Kendine iyi bak." dedi ve bitti. Sonraki birkaç gün berbat geçti, sonra alıştım. Okullar açıldıktan sonra da arkadaş kalmaya karar verdik. Ama aklındaki soru işaretlerini çıplak gözle bile görüyodum resmen. Bir süre sonra sormaya başladı, zırvaladım bir şeyler ben de yok sen Saroz'da ben Kıbrıs'ta, çok saçmaydı bilmem ne falan diye ama inanmadı tabii. Kavga ettik, küstük, Bir süre sonra Gavur'un sevgilisi gavur karı konuşmuş Tofu ile ona değer verdiğimi falan. O orospuya ne oluyosa. Ama işe yaradı, tekrar barıştık, şimdi arkadaşız sadece. Her neyse,ayrıldığım için hiçbir zaman pişman olmadım. Amaa beni unutmuş olması da koymuyor değil hani. Ayrıldıktan 3-4 ay sonra falan yeni sevgili yapmış kendine, eski sevgili sendromuna girdim ben de, sanki buna çok hakkım varmış gibi. Belki de fark etmiştir kıskandığımı. Fark etmesin diye binbir çeşit yalan uydurmuştum ama yine de mümkün değil fark etmemesi. Neyse. Önemli değil artık ne düşündüğü. Mutluyum. Doğru olanı yaptım.  Fark ettim de öküz değil lan o. Bu hikayedeki öküz benim.
Sonuç olarak: Unuttum onu, o da beni. Şimdi arkadaşız. Hatta bazen acaba ayrılmasaydık ne olurdu diye düşündüğümde bile içim kararıyo.


Öyle yani gençler. Üç ilişkim oldu, üçü de birbirinden beter bitti. Hepsinde kalbim üstüne obez deve düşmüş gibi oldu falan filan.  Tavsiye: Güvenmek cidden önemli. Bir ilişkide güven yoksa boku yediniz, o sevgiliden hayır gelmez demektir.Oha ne yazmışım amınakoyim. Şimdiye kadar yazdığım en uzun yazı bu galiba. Gözlerimin pörtlemesinden belli zaten. Neyse gut naaayyyt..