2 Mart 2012 Cuma

Geçmişim şu anımdan daha boktanmış sanırsam.

Başıma gelen hiçbir siktirboktan olayda doğru düzgün ağlamam ben, zayıflık diye düşündüğüm için hep içime atarım. Bu da ağır geliyor bana, Bu yüzden de hep ağlama hissiyle dolanırım ortalarda. Kendimi bildim bileli böyle. Ulan Lona, ulan malpaçino, ne bok yemeye atarsın ki içine? Git götün ağzından çıkıncaya kadar ağla,acısını yaşa, sonra da unut gitsin işte. Ama yook millet seni zayıf kişilikli zanneder mazallah tut o siktiğim gözyaşlarını. Anam beni böyle doğurmuş sağolsun. Ağlamam derken, ciddi olaylarda ağlamam yani. Ağlama ihtiyacımı saçma sapan olaylarda gideriyorum. Mesela aldatıldım, en fazla 5 dakika şöyle bir gözlerim dolmuştur. Ama babam saçma bir espri yapsın, 2 saat ağlarım. Böyle de psikopat mazoşist, geri zekalı bir insanım işte. Anaa ben bunları yazmayacaktım ki ohoo şimdi aklıma geldii. Amaan neyse onu da yazarım, bunu da yazarım blog benim yaprağam. 
Eski sevgililerimden bahsedicektim ben bugün, nerden geldiyse aklıma o öküzler. Şimdiye kadar 3 sevgilim oldu. Neden? Çirkin miyim? Eh, dünya güzeli sayılmam ama bir godzilla da değilim yani.  Sadece birine kolay güvenemiyorum. Bu üç salak da ne kadar haklı olduğumu kanıtladılar bana zaten. 
Öküz 1: Eşofman 
Çocuğun takma adı eşofman çünkü eşofmandan başka bir şey giymiyor adam. Sünnetinde de eşofman giymiştir o kesin. Biz bununla bir arkadaş aracılığıyla dershaneden tanıştık. Daha doğrusu sadece selam, selam şeklinde. Sonra o arkadaşımdan telefon numaramı alıp bir akşam bana mesaj attı, öyle konuşmaya başladık falan. Sonra bu arkadaşım, cüce diyelim biz ona, "Eşofman senden hoşlanıyomuş, cidden çok iyi çocuktur kaçırma derim Lona." dedi. O zamanlar en yakın arkadaşlarımdan biri olan Janjan'a söyledim ben de, ben tanıyorum o çocuğu, çok iyidir gerçekten çok tatlıdır, bence de kaçırma" dedi. Cüce de o zamanlar Janjan'a fena halde abayı yakmış durumdaydı, ben de gizli gizli bunu Cüce'ye ayarlamaya çalışıyodum. Tiramisu beyinli zamanıma denk geldi ve ben de ortaya şöyle bir fikir attım, "Sen Cüce'ye tamam dersen, ben de Eşofman'a tamam derim." dedim, o da tamam dedi. (Yargılamayın lan 13 yaşındaydım ve sevgili olaylarına attığım ilk adımdı.) Ertesi gün dershanede toplaştık konuştuk monuştuk bizim işler oldu. Oldu olmasına da Janjan 5 saat sonra Cüce'ye siktiri basmış, Cüce de perişan olmuştu. Bizim Eşofman da henüz gerçek yüzünü göstermemişti bana, mutlu mesut takılıyoduk biz ama Janjan'a acayip kızmıştım amınakoyim. Her neyse ben hem Cüce'yi yatıştırmaya çalıştım, hem Janjan'a olan bütün öfkemi kustum, hem de Eşofman'la işlerin nasıl gittiğini idrak etmeye çalıştım. Çok sürmedi tabii, ben sıkılmaya başladım. Sevmiyodum da zaten çocuğu, Jajan da anlaşmayı bozduğuna göre. ayrılmakta bir sorun yoktu. Hafta sonu dershanede yüz yüze konuşur hallederiz artık diye düşünürken been 2-3 gün sonra falan ortak arkadaşlarımızdan biri bana mesaj attı:
"Lonaa lütfen üzülme ama Eşofman seni sadece arkadaş olarak görüyomuuşş..:( 
Şaşırmadım desem yalan olur. Ne diyorum lan şok oldum bildiğin. Ben terk etmeden önce o beni terk etmişti. Hatta kendi bile değil, ortak bir arkadaşımız beni onun adına terk etmişti. Nasıl saydırdığımı ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Bir süre sonra bu şerefsiz mesaj attı, "Üzülme bak arkadaş olarak seviyorum ben seni." diye. Ulan kafasına gözüne sıçtığımın embesili, bana ne lan senin arkadaşlığından! Terk etmeyi düşündüğüm kişi tarafından terk edilmişim oğlum ben! Yine de bozuntuya vermedim ve cevap olarak "Ahaha niye üzüleyim ya üstümden bir yük kalktı yemin ediyorum. Ben de ayrılmayı düşünüyodum da bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyodum. Ben de seni arkadaş olarak görüyorum zatenn :D" dedim. Bir süre sonra gerçek sebep ortaya çıktı, meğerse bu şerafettin benden önceki sevgilisini unutmak için çıkma teklif etmiş bana öküzün önde gideni. Bir süre daha mesajlaşıyım bari, yapacak işim yok zaten diye düşünerekten bir süre daha mesaj attım ben buna, konuştuk ettik falan ama meğerse arkadaş çevresinde onu unutamadığım için sürekli ona mesaj attığımı söylemiş götüne piton giresice. Amaan sikime kadar yolun var deyip siktir ettim onu. 
Bu mallığın sonucu: Adım aşk acısı çeken zavallıya çıktı, Janjan ile Cüce bir süre sonra tekrar çıkmaya başladılar ama ben Janjan'ın Cüce'yi kullandığını biliyodum, insanlık namına bunu söylediğimde "sen bizi kıskanıyosun, siktir git pis sürtük" oldum, Cüce bana inceden asılmaya Janjan ile çıkarken bile devam etti, hatta ayrı oldukları bir dönem bana çıkma bile teklif etmişti. O da ayrı şerefsiz. Şu an Eşofman ile aynı lisede ve aynı servisteyiz, geçmiş hiç olmamış gibi yaşıyoruz öyle. Janjan ve Cüce ile de barıştım. Neden? Çünkü malın önde gideniyim ve hiç akıllanmıyorum.  Ama bir gün pişman olacağımdan %100 eminim.


Öküz 2: Gavur
eşofmandan ayrıldıktan 2 ay sonra Antalya'da bir otelde tanıştık. Babası İspanyol, anası Amerikan, yengesi Türk bir veletti kendisi. Türk yengesinin kızı olan kuzeniyle tanıştım ben ilk önce, sonra da Gavur'la. O zamanlar bana yakışıklı bir şeymiş gibi geliyodu ama şimdi bakıyorum da herif aynı Justin Bieber'mış lan. Çat pat İngilizce ile anlaşıyoduk öyle, o İspanya'ya ben de İstanbul'a dönünce de bir süre konuştuk mesajlaştık bilmem ne. Birkaç hafta sonra kuzeni bana Gavur'un beni aldattığını söyledi, hem de eski sevgilisiyle. En fazla 5 dakika üzülmüşümdür, ağlamadım bile. "Peki, selam söyle herkese." dedim kıza ve yoluma devam ettim. Daha doğrusu ben öyle sanıyodum. Gavur'un bir Türkiye'ye gelip kapımda yatmadığı kalmıştı herhalde, ama hiiiç siklemedim. Daha sonradan başka gavur bir sevgili buldu kendine, kızla da arkadaş olduk. Ama kız beni kankası sanmaya başladı. Sevişmişler bu dingiller, ayrıntılarıyla anlattı kaltak. Bana ne oğlum sizin cinsel hayatınızdan? Allah Allaaah! Bunlar bir ayrıldılaaar bir barıştılaar, her ayrıldıklarında Gavur tekrar bana yazdı, reddedince gavur sevgilisine koştu. En sonunda birkaç ay önce arayıp  "I'm going out from your life, honey. I know, you have always wanted that. Be happy, honey." dedi. Ben de "Yes, Gavur, thanks. Take care, bye." dedim. Böylece hayatımdan sonsuza kadar çıktı iki dangalak da.
Sonuç: İki taraf da birbirini siklemiyo şu anda. Ben de gavurlara güvenilmeyeceğini öğrenmiş ve İngilizcemi geliştirmiş oldum böylelikle.


Öküz 3: Tofu
Bundan zaten bahsetmiştim. Aşka en çok yaklaştığım sevgilim oydu. Geçen haziran okul gezisinde benim fotoğrafımı çekmeye çalışmasıyla tanıştık, kaynaştık, sevgili olduk, sonra o Saroz'a gitti, ben de Kıbrıs'a. Hiç buluşmadık ama her gün mesajlaşırdık, elimizden geldiğince birbirimizi aramaya çalışırdık falan. Ama bir sorun vardı, çocuk benden önce bildiğin piçmiş. Daha önce sevdiği kız tarafından aldatılmış, o da her kızdan intikam almaya karar vermiş. Tam bir klişe yani. Bir insan daha 17 yaşındayken öpüştüğü kız sayısını hatırlamaz mı lan? O hatırlamıyodu işte. Güvenemiyodum ben de ona. Hem de benden o kadar uzakta, yüzlerce bikinili kızın yanında tatil yaparken. Bana hep sözler verirdi, hiç yalan söylemedi. Güvensiz biri olarak bunları söyleyebiliyorsam gerçekten söylemedi ya da beni çok iyi inandırdı, bilemiyorum. Bildiğim tek şey, aşık olmak üzere olduğumdu. Ne güzel, değil mi? Hayır, güzel değil. Bağlanamam ben kimseye. İncinmekten yoruldum çünkü. Aşık olma ihtimali beni hiç tahmin edemeyeceğim kadar korkuttu. İstanbul'a dönmeden bir süre önce mesaj atmayı azalttım, birkaç telefonunu açmadım, hem onu kendimden hem de kendimi ondan soğutmaya çalıştım. İstanbul'a geldikten 4 gün sonra da (15 Ağustos 2011, hayatımın hoş olmayan günleri arasındadır.)ayrılmak istediğimi sebep belirtmeden söyledim facebooktan, çünkü bırak yüzünü görmeye, sesini duymaya bile cesaretim yoktu. Sesini duysaydım 2 gramlık cesaretim de uçar giderdi çünkü. Söyledikten sonra ilk olarak ne yapacağını şaşırmış gibiydi önce, söylendi söylendi, nedenini sordu, bir şey söyleyemedim. Ne yapsın o da, "Peki, sen bilirsin. Kendine iyi bak." dedi ve bitti. Sonraki birkaç gün berbat geçti, sonra alıştım. Okullar açıldıktan sonra da arkadaş kalmaya karar verdik. Ama aklındaki soru işaretlerini çıplak gözle bile görüyodum resmen. Bir süre sonra sormaya başladı, zırvaladım bir şeyler ben de yok sen Saroz'da ben Kıbrıs'ta, çok saçmaydı bilmem ne falan diye ama inanmadı tabii. Kavga ettik, küstük, Bir süre sonra Gavur'un sevgilisi gavur karı konuşmuş Tofu ile ona değer verdiğimi falan. O orospuya ne oluyosa. Ama işe yaradı, tekrar barıştık, şimdi arkadaşız sadece. Her neyse,ayrıldığım için hiçbir zaman pişman olmadım. Amaa beni unutmuş olması da koymuyor değil hani. Ayrıldıktan 3-4 ay sonra falan yeni sevgili yapmış kendine, eski sevgili sendromuna girdim ben de, sanki buna çok hakkım varmış gibi. Belki de fark etmiştir kıskandığımı. Fark etmesin diye binbir çeşit yalan uydurmuştum ama yine de mümkün değil fark etmemesi. Neyse. Önemli değil artık ne düşündüğü. Mutluyum. Doğru olanı yaptım.  Fark ettim de öküz değil lan o. Bu hikayedeki öküz benim.
Sonuç olarak: Unuttum onu, o da beni. Şimdi arkadaşız. Hatta bazen acaba ayrılmasaydık ne olurdu diye düşündüğümde bile içim kararıyo.


Öyle yani gençler. Üç ilişkim oldu, üçü de birbirinden beter bitti. Hepsinde kalbim üstüne obez deve düşmüş gibi oldu falan filan.  Tavsiye: Güvenmek cidden önemli. Bir ilişkide güven yoksa boku yediniz, o sevgiliden hayır gelmez demektir.Oha ne yazmışım amınakoyim. Şimdiye kadar yazdığım en uzun yazı bu galiba. Gözlerimin pörtlemesinden belli zaten. Neyse gut naaayyyt..

4 yorum:

  1. Çok güzel yazmışsın gardaş. Nedense böyle yazıları çok seviyorum :D cüce "şu boylarda" mı?

    YanıtlaSil
  2. Eveeet tam da şu boylarda gardaş.

    YanıtlaSil
  3. Bileğine sağlık cınımz

    YanıtlaSil